22 Temmuz 2010 Perşembe

İmkânsızın Şarkısı*



"Seni hiç unutmayacağım. Seni unutmam imkânsız (s.15)."

İmkânsızın Şarkısı(Norwegian Wood)'nı okuduğum süre içinde romanın nasıl gittiğini soranlara ne cevap vereceğimi bilemedim. Bildik anlamda bir sürükleyiciliği olduğunu söyleyemezdim ama elimden de hiç düşüremedim.



Roman bir uçak yolculuğu ile açılır. 37 yasındaki Vatanebe, yolculuk esnasinda çalan sıradan bir orkestranın yorumladığı Beatles'in Norwegian Wood ile derinden sarsılır. Endişelenen hostese iyi olduğunu söyler. Başta biz de hostes ile aynı mesafedeyizdir kahramana. Neden fenalaştığını anlayamadığımız ve hakkında henüz hiçbir şey bilmedigimiz bir adam vardır karşımızda.

Bittiği an başa döndüm. Vatanebe'nin uçakta şarkıyı işittiği yere. İşte o zaman, ben de derinden etkilendim.

Bana öyle geldi ki, 37 yaşındaki Vatanebe'nin sadece o anını anlatıyordu roman. O anı anlatabilmek için tüm geçmişte olanları tek tek, sırasıyla, yavaş yavaş anlatması gerekiyordu. Oysa romanı okumaya devam ederken, hikayenin açılış sahnesini anımsayıp saplantılı bir şekilde soruyordum sık sık. Neden öyle bir giriş yapmıştı anlatıcı? Bir daha geri dönecek miydik oraya? Çünkü uçak yolculuğu ile başlayan bir kaç sayfalık o girişten sonra sayıklarcasına ve detaylarıyla ama yalın, net ifadelerle anlattığı bir geçmiş hikayesi devam etti ve aslında öyle de bitti. Her biri de birer hikayeydiler kuşkusuz, tek başlarına da ilginçtiler belki ama on sekiz yıl sonra uçakta şarkının işitilmesiyle yaşanan duygulanma ve hatırlama anı, bir yitip gitmişlik hissi, bir altüst olma haline hizmet etmişlerdi bir yandan. Belleğime yavaş yavaş hatıraları yerleştirmişlerdi. Bu yüzden başa döndüğümde, Vatanebe gibi altüst olmuştum. Vatanebe olmuştum.

Bunun dışında roman ile ilgili yazılmış yorumları tekrarlayan, 68 kuşağı, Japonya, genç olmak gibi muhakkak ki çok önemli ayrıntıları yazmak istemem buraya. Niyetim bu değil. Benim düşündüklerim içinde öne çıkanları yazmak, not almak istedim.

*İmkânsızın Şarkısı, Haruki Murakami, Orijinal Adı: Noruei no mori (İng.Norwegian wood), Çev: Nihal Önol, Doğan Kitapçılık, 350s., 2009 (2.baskı)

2 yorum:

Burcu Yıldızer dedi ki...

Dün bitirdim kitabı. Biraz uzun bir okuma oldu benim için. 2-3 hafta, tam hatırlamıyorum şu anda. Sonra aklıma senin bloga yazdığın geldi. Hafıza dediğin bir büyük kuyu ama işte bir kenara sakladıklarını da özenle orada tutuyor ve zamanı gelince sana sinyal veriyor." Gel bak hâlâ buradayım" der gibi.

Şimdi yeniden yazdıklarını okudum da aynısını ben de yapınca güldüm. "Bittiği an başa döndüm. Vatanebe'nin uçakta şarkıyı işittiği yere. İşte o zaman, ben de derinden etkilendim." Kitap bitince belki de hayatımda ilk defa başa dönmüşümdür. Bu yüzden galiba kitabın ilk cümleleri aklımdan hiç çıkmayacak. "Otuz yedi yaşındaydım ve bir Boeing 70'deydim." Hatta bazen öyle takıntılı yanlarım var ki o yaşa geldiğimde -tabii hâlâ hayattaysam- Murakami'yi ve İmkânsızın Şarkısı'nı anacağım.
Okuma yolculuğu açısından her zamanki gibi Murakami okumak güzeldi.

Dicle dedi ki...

İlginç bir gün bugün... Bir arkadaşım Murakami romanıyla çıktı geldi. İmkansızın Şarkısı'dan bahsettim biraz. Üzerine bu yorumu almak çok hoş oldu. Teşekkürler :)